Permakültür ile Tanışmak

Bugün Bali’nin batı kıyılarında yer alan, doğanın ve yaratıcılığın iç içe geçtiği özel bir yere adım attım: Nuanu Creative City. Tabanan bölgesinde, okyanusa yakın konumuyla hem doğanın hem de fikirlerin yeşerdiği bir alan burası. Sadece bir yaşam alanı değil; aynı zamanda sürdürülebilirliğe, sanata, eğitime ve topluluk oluşturmaya adanmış canlı bir ekosistem.

Nuanu’nun içinde en çok ilgimi çeken yerlerden biri permakültür alanı oldu. Fotoğrafta gördüğünüz alan, permakültür prensipleriyle oluşturulmuş küçük bir sebze bahçesi. Katman katman bitkiler, her biri bir diğerini besliyor. Kimi toprağı azotla zenginleştiriyor, kimi zararlıları uzak tutuyor. Her şey birbiriyle uyum içinde.

Peki, Permakültür Nedir?

Permakültür; “kalıcı (permanent) tarım (agriculture)” kelimelerinin birleşiminden türetilmiş bir kavram. Ancak günümüzde yalnızca tarımı değil, genel olarak sürdürülebilir yaşamı ifade eden bir felsefeye dönüştü.

Bill Mollison ve David Holmgren

Bill Mollison ve David Holmgren tarafından 1970’lerde geliştirilen bu yaklaşım, doğanın işleyişini örnek alarak, insan yerleşimlerini doğal döngülerle uyum içinde kurmayı hedefler. Permakültürde doğaya “üstten” bakan bir insan figürü yoktur; onun yerine doğanın bir parçası olan, gözlemleyen ve işbirliği yapan bir insan vardır.

Permakültür prensipleri arasında şunlar yer alır: doğayı ve insanı gözetmek, atık üretmemek, gözlemleyerek hareket etmek, küçük ve yavaş çözümler üretmek, biyolojik çeşitliliği desteklemek.

Bu yazıyı permakültürün ruhunu en sade haliyle anlatan permakültürün babası olarak tanınan Bill Mollison'un şu sözüyle sizleri baş başa bırakmak istiyorum: